Tulum



Hakkında: Oğlak derisi daha çok tercih edilir ve tüyleri temizlendikten sonra ayaklar son kısımlardan kesilir (çevrilip ters bağlandıktan sonra) kesit bağlamışı daha iyi görünür. Ön ayaklardan birine tahta boru (lülük) arka adaklardan birine de nav bağlanır. Böylece tulum dediğimiz alet meydana gelir. Lülük'ten (dudula=ağızlıl Üfleyip tulum şişirilir. Üflenen hava geri kaçmasın diye tulumcu lülüğün (dudula) ağzım dili ile kapatılır tulum çalan kişi bu suretle nefes alabilir. (son zamanlarda lülük ağzına konan bilye sayesinde tulumcular türkü bile söyleyebiliyorlar.) sıkışan hava mecburen, nav içinde bulunan çimon/çibu denilen ses veren kamış borulara hücum eder ve ses çıkararak dışarı çıkar. Ekseriyetle çibular yan yüzeylerinden 5 delikli olup bu delikler Nav'ın üst yüzüne yani tulumcunun parmaklarım oynatacağı bölüme bir çift olarak yerleştirilir. Çimon/çibular, nav içinde ikiden fazla da olabilirler. Her birinin sesi tulumcunun ustalığına göre ayarlanır. Tulumdaki kısımlara biraz daha açıklık getirelim:

Çimon/çibu: Kamış veya tahıl sapı boğum yerinin bir tarafından diğer tarafın dıştan boğum yerinden içten kesilir. Bu uçta boğum yeri kalacağından kapalıdır, diğer uç açıktır. 16-17 cm. boyunda bir boru elde edilmiş olur. Açık uç hafif meyilli olarak düzeltilir. Kapalı kısma doğru borunun bir kısmı çakı ile inceltilerek sesin hava geçişi ile temini sağlanır. Bu borunun üçte bir kadarı üste kalması şartıyla ikişer santim arayla delikler açılır. Böylece yapılan çimonlar bu şekilde yan yana bağlanıp navın içine yerleştirilir. Çıkan sesler birbiri ile tam manası ile uyumlu olmayabilirler.

Nav: Farsça'da iyi oyulmuş odun manasına gelmektedir. Navlar hafif kıvrık boynuzu andırırlar. Odundan veya şemsiye sapının yarım daire bölümünden yapılırlar. Aslında iç bükey bir teknecikten ibaret olup çimon/ çibu'lar içine yerleştirilir.

Kardasın : Navın son kısmındaki boynuza verilen isimdir.

Goda : Tulumdan üflenen eğri boruya denir.

Çayeli, Pazar, Ardeşen, Hemsin, Çamlihemşin, Fındıklı, Arhavi, Hopa, Şavşat, Yusufeli, İspir ve Giresun'nun Şebinkarahisar ilçesinde düğün, bayram ve eğlencelerde kullanılan nefesli bir halk çalgısıdır. Önceleri sadece bu yörelerde düğünlerde kullanılırdı. Fakat son zamanlarda çeşitli halk müziklerinin yanı sıra pop, rock ve özgün müziklerde de kullanılmaya başlandı. Tabii bu da enstrümanın tanıtımım ve halkın dikkatini çekmekte önemli bir etken oldu. Tulumu başka ülkelerde görmek te mümkün. Örneğin: Bulgaristan ve Yunanistan'ın bazı bölgelerinde görebilirsiniz. İskoçya ve Kuzey İrlanda'da şekil olarak biraz değişik olmasına rağmen ses olarak hemen hemen aynı olması dikkat çekicidir.

Evliya Çelebi Seyehatnamesi’nde “tulum duduki” olarak geçen enstruman, Trakya’da gayda (Bulgaristan gaida, Makedonya gajde), Ermenistan’da parakapzuk, Gürcistanda gudastvri, Acaristan’da çiboni, Marj’larda (Çerkes) shuvyr, Çuvaşlarda sahbr, shapar, Macaristanda duda UA (Türkçe düdük) olarak bilinmektedir.

Teknik Özellikler

Tulumda aktif olarak kullanılan beş tam ses vardır ve oktavı yoktur, koma sesi vardır. Son zamanlarda altı sesli tulumlar denenmiş fakat pek başarı sağlanamamıştır. Tulumun ses tonu "si" "la" "sol" karar sesiyle, tınısı güzel olan ses elde edilir. Diğer ses tonlarında tulum istenilen sesi vermez. Tulumun orijinal sesi "si" ve "la" dır.

Dudula (Ağızlık)

Tulumu şişirmek için kullanılan dudula; yuvarlak bir ağacın içi delinerek yapılır. Hava geriye kaçmasın diye de, iç taratma naylondan bir kapak yapılarak raptiye ile tutturulur.

Gövde (Deri Kısmı)

Tulumun gövdesi genellikle keçi derisinden yapılır. Keçinin özellikle bir yaşında olmasına dikkat edilir. Çünkü bir yaşından küçük olan keçilerin derişi yumuşak (taze) olduğundan çabuk deforme olur. Keçi kesildikten sonra derişi çok dikkatli bir şekilde delinmeden tulum olarak çıkartılır. Suyla karışık ateş külünde 2-3 gün bekletildikten sonra tüylerin dökülmesi sağlanır ve tabaklama işlemi yapıldıktan sonra baş tarafı ve arka kısmı içeri gelecek şekilde tersten sıkıca bağlanır. Ön ayaklarının birine dudula bağlanarak şişirilip asılır. Kuruduktan sonra sürekli yumuşak kalması için badem yağı ya da gliserin sürülür. (Yağ ile bakım yapılmadığı sürede deri kuruyup çatlar ve hava kaçırır, bu yüzden tulum özelliğini yitirir.) Tulumun cephesinin güzel görünmesi için üzerine değişik renk ve desenlerle kılıf yapılır.

Nav (Ses Veren Kısmı)

Tulumun en önemli kısmı nav'dır. Nav özellikle şimşir ağacından yapılır. Yaklaşık 40 derece eğri şimşir ağacının içini düzgün bir şekilde oyduktan sonra analıklar dediğimiz delikli 10 mm. çapında boruları ve kamıştan özel olarak yapılan çibun dediğimiz sipsileri özenle ve düzgün şekilde nav'a yerleştirilir. Burada önemli olan iki adet sipsinin de aynı sesi vermesidir. Analıklarda 6 mm. delinmiş 5 adet çift sıra delik vardır ve yan yana olan bu deliklerden çıkan seslerin aynı ayarda olması şarttır aksi taktirde ses bozuk çıkar. Sesler ayarlandıktan sonra nav'ı tulumumuzun diğer koluna bağlıyoruz ve tulumumuzu şişiriyoruz. Hava tazyikinden doğan güçle sipsilere gelen baskı sesin çıkmasına yol açar, parmak vuruşları ile ses notalara dönüşür. İyi tulum çalabilmek için müzik bilgisinin yanı sıra iyi bir kulağa ve kuvvetli nefese sahip olmak gerekir.

Tulum'un parçaları

. Guda (Lazca), dankiyo (Trabzon -Antik Yunanca "deri"), gövde
. Ağızlık
. Çimbon, sipsi
. Kalem